26 Eylül 2008 Cuma

Muhtelif: Kör Talih

"Blind date" kavramı, birbirini tanımayan insanların eş dost vasıtasıyla bir araya getirilmesi ve aralarının yapılması anlamına gelir.

Hitch filminde görmüştüm sanırım, birbirini tanımayan kadın ve erkekler bir yerde toplaşıp sırayla birbirleriyle konuşuyorlar, anlaşanlar oradan kol kola ayrılıyorlar.

Oldum olası severim bu konsepti, keşke önyargıların veya mesafelerin esiri olmadan böyle tanışabilse insanlar. Ne de olsa herkes aynı amaç için orada.

Buna da blind date denebilir bir yerde... Denmezse, neyse.

18 Eylül 2008 Perşembe

Web: Birinci Tayfunsal Sanat Günleri Galerisi

Fotoğrafçılığı seviyorum. Yandaki kediyi ben resmettim. Bunun gibi 60 fotoğraftan oluşan ilk internet fotoğraf galerimi de sizlerle paylaşmaktan huzur ve mutluluk duymaktayım.

Flickr üzerinden paylaştığım galeriyi görüntülemek için nazikçe tam buraya tıklayınız.

13 Eylül 2008 Cumartesi

Film: Ben X

Ah. Avrupa sineması... O olmasa ne yapardık? Sonunda mutlaka Amerikan bayraklarının dalgalandığı macera filmlerine mahkum olurduk herhalde. Ben yine de Hollywood'u seviyorum, sinema tarihine anlamlı eserler de kattılar elbet. Neyse, Avrupaya dönelim.

Ben X, hem başrol oyuncusunun hem de yönetmenin ilk uzun metraj sinema denemesi olarak oldukça başarılı bir film. Konu olarak otistik bir gencin yaşantısını ele alıyor, bunu konuyu işlemek için de internet üzerinden oynadığı bir oyundaki başarısına ve günlük hayatta itilip kakılmasına odaklanıyor.

Çok duygusal, fakat bir o kadar duygu sömürüsünden uzak; bir an çok boğucu iken hemen ardından izleyene huzur veren, benzersiz bir yapım. Keşke bütün filmler bunun kadar güzel olsa.

11 Eylül 2008 Perşembe

Oyun: S.T.A.L.K.E.R. Clear Sky

Bloguma yazdığım ilk yazılardan birisi, Stalker oyunu hakkındadır. Nihayet devam niteliğinde bir oyuna kavuştuk. Merakla bekliyordum, iple halatla çekiyordum. Kısaca yeni oyundan bahsedeyim, yine aynı bölgedeyiz, bu kez olayları farklı bir kişinin gözlerinden görüyoruz. Daha geniş alanlar, daha iyi oynanış, daha güzel grafikler, çete savaşları sistemi vs... 

Bu yazıda oyunu incelemek yerine, neden bu kadar çok sevdiğim üzerine bazı detaylardan bahsedeceğim. Her şeyden evvel, en iyi atmosfer ödülü alan bu oyunda, tanıdık manzaralar görmek çok yaygın bir durum. Yıkık dökük binalar, muhteşem gece-gündüz döngüsü (ve doğanın sesleri), rastgele gelişen olaylar, ince detaylar... Daha ne yok ki?

İki gündür deli gibi oynuyorum, gözlerim yoruldu fakat kendimi asker gibi hissettiren bu oyundan haz alıyorum... Bu satırları okuyup da benimle aynı şeyleri hissedecek bir bayanın var olduğunu da hiç sanmıyorum, ama beyler bilir, hele bu oyunu oynayanlar iyi bilir :D

7 Eylül 2008 Pazar

Kitap: Cahillikler Kitabı

Yanılmıyorsam eski yazılarımdan birinde, kısa kısa parçalardan oluşan ve hem öğretici hem de eğlenceli olan kitapları sevdiğimi söylemiştim. NTV yayınlarından çıkan bu güzide çalışmayı gördüğümde de, tereddüt etmeden satın aldım.

Objektif olarak eleştirmem gereken yönleri olan bir kitap. Bir kere eserin orijinali yabancılar tarafından yazıldığı için, esprilerinden tutun da bahsedilen kültür ve inanış yelpazesini incelediğinizde samimiyet kuramıyorsunuz. Ne de olsa bazı şeyler vardır ki bir dilden diğerine çevirildiğinde aynı lezzeti vermez, ki bahsettiğim bu kayıp "lost in translation" (tercümede kaybolan) olarak anılır.

Diğer bir sorun ise, kitaptaki soruların aslında "konu başlığı" olması. Bu resmen okuyucuyu aldatmaktır, hemen örneğini de vereyim: Soru "Yunuslar ne içer" oluyor ve hemen altında tek bir cümle var "Hiçbir şey içmezler". Onun da altında bir paragraf başlıyor ve Yunusların sindiriminden bahsediyor, 260'a yakın dişi olduğundan. Asıl sorun şu ki, ben kimsenin bugüne kadar yunusların "ne içtiğine" kafa yorduğunu düşünmüyorum. Kitapta bunun gibi insana fazla bir şey katmayan, hatta bazen resmen zaman kaybı gibi gelen bölümler de var ne yazık ki.

Yine de kara tahtaya aslında tebeşirle değil alçıtaşıyla yazdığımızı, bir devekuşunun kafasını asla kuma gömmediğini (ki böyle yaparsa boğulacağını) ve bunun gibi bir çok şeyi öğrenmek güzeldi.

Cahillikler Kitabı'nın, bizim kültürümüzle birebir uyuşmasa da insana hoş şeyler öğreten bir eser olduğunu belirterek yazımı noktalıyorum.