25 Kasım 2009 Çarşamba

Film: Pandorum

Ooo, bak şimdi. Yaklaş yaklaş okuyucu! The Abyss filmini izledin mi, ne güzeldi o... İzlemedin mi? O zaman Event Horizon? Böyle sonsuzluk gibi gelen boşlukta, mürettebatın çırpınışları falan. Evet evet, ne güzel gerile gerile izlerdik. Böyle filmler yapmıyorlar artık derken, yaptılar. Pandorum, gergin atmosferi, pek de klişe olmayan hikayesi ve emek harcandığı belli olan görselleriyle göz dolduruyor. Seyret!

24 Kasım 2009 Salı

Oyun: Wolfenstein

Şu sıralar keyifle oynadığım bir başka oyundan kısaca bahsetmek istiyorum. Alman yapımı tüfeklerle nazileri öldürürken, bir yandan da karanlık boyutlardan gelen şeytani güçlere karşı savaşmak istiyorsanız Wolfenstein sizi bekliyor. Benzerlerine göre daha özgün ve özgür oyun yapısı keyif veriyor, düşmanlarınızın yapay zekası doyurucu, grafikler canlı. "Acthung" yani!

22 Kasım 2009 Pazar

Muhtelif: Köygöçüren

Blogumda yaptığım ankette açıkça görülüyor ki, Köygöçüren'in romanı değil filmi isteniyor. Genel olarak okumaya üşenen bir milletiz sanırım, ya da okuma yoluyla heyecanlanmak, keyif almak genlerimizde yok. Sırf gazetelerin spor sayfalarından başka bir şeyler okuyasınız diye, romana devam ediyorum dostlar. "Beni böyle sev seveceksen", Orhan Gencebay.

Yine de belirtmek isterim ki, Köygöçüren için farklı film projelerimiz olacak. Yani onu yine ekranlarda görmeye devam edeceksiniz.

17 Kasım 2009 Salı

Oyun: The Last Express

Black Dahlia için "bir klasik" demiştim, The Last Express için "şaheser" demem gerekiyor. Aslında hayranlık duyduğum bir şey hakkında yazarken, tanıtmak yerine doğrudan gidip tecrübe etmenizi tavsiye etmekle yetiniyorum. Fakat bu kez öyle yapmayacağım, çünkü The Last Express o kadar özgün ve muhteşem bir eser ki, ballandıra ballandıra anlatmazsam çatlarım.

"Prince of Persia" diyince aklınıza ne geliyor? Hayır, "Sands of Time" falan değil, yıllar öncesine gidin (tabii yaşınız yetiyorsa) ve zindan zindan gezdiğimiz o DOS oyununu hatırlayın. İşte o oyunu yapan adam, bambaşka bir eserle karşımıza çıkıyor... Daha doğrusu çıkalı yıllar oldu, The Last Express 1997 yapımı bir oyun.

Bu oyunu özel yapan başlıca şeyler olarak; bütünüyle Paris'ten İstanbul'a giden bir trende geçmesi, bazen sadece kompartmanınızda oturup vakit öldürmenize varan bir boyutta gerçekçi olması, yaptığınız her şeyin bir sonucu olması açısından sunduğu etkileşim, görsel olarak tam bir göz ziyafeti olması gibi unsurlar sayılabilir. Oyunun harika müziklere sahip olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Böyle güzel bir oyundan bugüne kadar haberiniz yok muydu? Kendinizi suçlu hissetmeyin, çünkü oyun çıktıktan kısa bir süre sonra, oyunun yapımcıları yeterli reklam ve dağıtımı yapamadan dağıldılar. Sonuçta, çok az kişinin haberdar olup baş tacı ettiği bu macera oyunu, tarihte yerini aldı...

15 Kasım 2009 Pazar

Muhtelif: Migros Tehlikesi

Migros, son TV reklamında 55. yıl şerefine 1 Kg. Lipton Çay ve 6 Kg. Vernel çeşitlerini 15 TL civarındaki fiyatları yerine 5 TL fiyatına sattığını ifade ediyor. Lakin dikkatli gözlerden kaçmayacağı üzere, bu fiyat sadece 50 TL üzerindeki alışverişleriniz için geçerli.

Oyuna gelmeyin.

Oyun: Black Dahlia

İşte bu tam bir klasik. On sene önce, tamı tamına 8 CD'den oluşan bu macera oyununu kaçınız duydu, kaçınız oynayabildi? Bugüne kadar ben de oynayamamıştım. Sevinçliyim, çünkü nihayet muhtelif araştırmalar sonucu elime geçen bu oyunu oynama şerefine nail oldum. Hüzünlüyüm, çünkü artık bilgisayar oyunlarında grafikler öyle gerçekçi ki gerçek görüntülerden oluşan oyunlar yapılmıyor. 

Oysa Black Dahlia, sanal mekanlar üzerine gerçek karakterlerden oluşan sahneleri ve genelinde kurgu olmasına rağmen gerçek hayatta vahşice katledilen Elizabeth Short ve onun katilinden esinlenerek oluşturulan hikayesiyle, muhteşem bir macera...

14 Kasım 2009 Cumartesi

Oyun: Call of Duty Modern Warfare 2

Call of Duty serisi güzeldir. Modern Warfare serisi ise bambaşka bir keyif haline geldi. Başka hiçbir oyun deneyiminize benzemeyen çılgın çatışma anları ve hayvansal boyutlarda gerçekçi atmosferiyle MW2 bir oyun değil, yaşamanız gereken bir tecrübe. Tereddüt etmeksizin edinin ve keyfini çıkarın.

Oyun: Diablo II

"Yuh be abi, yazacak şey mi kalmadı?" diyeniniz olacaktır. Dedim ya bu aralar nostaljik takılıyorum. Ayrıca korktum. Ya bugüne kadar Diablo II oynamamış birileri varsa? Ya "O ne?" diye soracak biri varsa bu satırları okuyan? Ha? Ürkütüyor beni. Anlatmaya gerek görmüyorum, derhal edinin ve oynayın!

Alet Edevat: Dreamcast

Nostalji rüzgarı devam ediyor. "PlayStation" dediğimde herkesin kafasında az çok bir şey belirecektir, kiminin yaşam tarzı olmuştur. Peki Dreamcast dedim zaman kaç kişinin gözleri parlayacak, kulakları dikilecektir? Sega Dreamcast, 10 yıl önce piyasaya çıkmış, zamanla sönmüş ve nihayet unutulmuş bir oyun konsolu... Peki nasıl bir şey bu Dreamcast?

PlayStation'dan sonra, PlayStation 2'den önce çıkmıştır ve tam da ikisinin arasında bir şey. En belirgin özelliği "Texture filtering" kullanması, ki ilk PlayStation'dan sonra bu kadar pürüssüz, yumuşacık grafikler insanları etkilemiştir. Ancak PlayStation 2 de ne yazık ki Dreamcast'i her türlü teknoloji konusunda geçmiştir. 

Bu konsol fazla uzun yaşamamıştır, ancak meraklısıysanız ve bulabilirseniz (ki bende var!) alıp deneyebilirsiniz. Quake 3: Arena, Crazy Taxi, Spawn, Resident Evil: Code Veronica, Ready 2 Rumble, Metropolis Racer, San Francisco Rush, Marvel vs. Capcom 2 (ki bu parmaklar su toplayana kadar oynanmalıdır!) gibi oyunlar mutlaka denenmeli. PlayStation 2 için asla çıkmamış "Shenmue" gibi oyunlar da bu konsolu ayrıca özel yapanlardan.

Son olarak, inanması zor olsa da hala bu konsol için yeni oyunlar üretmeye çalışan insanlar var. Sega elini ayağını çok uzun zaman önce çekti elbette, bu üreticiler el emeği göz nuru peşinde. Zaten nice oyun bu platformda yapım aşamasında iptal edildi. İnternete sızdırılmasına rağmen piyasa sürülmeyen Half-Life da bu oyunlardan biri. Bundan on yıl önce bilgisayarınızdan daha iyi performans sergileyen bir cihazla, kocaman televizyon ekranında Half-Life oynadığınızı bir düşünsenize!

13 Kasım 2009 Cuma

Oyun: Caesar III

Evet biliyorum, Caesar IV çoktan çıktı. Ben nostalji rüzgarları estirme niyetindeyim. Caesar III, hala kafama estikçe açıp biraz oynadığım, sonra bunca tanrıyı memnun edemeyince mutlaka ya bir deprem ya da bir kıtlık ile helak olduğum oyundur. Yine de seviyorum. Siz de strateji oyunlarını seviyorsanız, hala Caesar III oynamamışsanız... Olmaz!

Alet Edevat: Nokia 6630

Hayır, yanılmıyorsunuz. Bu bildiğiniz Nokia 6630, beş yıl önce çıkmış bir telefon. Eee, peki bunun burada ne işi var? Çünkü hala sapasağlam, hala tıkır tıkır, hala taş gibi. Biraz da nostalji olsun diye bu telefonu anlatmak istiyorum bu yazımda. Bu saatten sonra kimsenin gidip alacağını sanmam ama elinde olup da kıymetini bilmeyenler okumalıdır belki de.

Nokia 6630, 2004 yılında piyasaya sürülmüş ancak hala piyasanın etkileyici performanslı telefonlardan biridir. Symbian OS v8.0 kullanmaktadır. 220 Mhz işlemciye sahiptir; ki aynı işlemci 6680, 6681, N70 ve N90 modellerinde kullanılmıştır ancak 6630 sade ve stabil bir yazılıma (firmware) sahiptir. Telefon ayrıca N-Gage oyunlarını çalıştırabilmektedir. Radyosu yoktur. Şahsi fikirlerime gelince: ele avuca güzel oturmaktadır. 4-7 ve 6-9 tuşları birbirine çok yakın, binaenaleyh tuş takımı biraz konsantrasyon istemektedir. Bir çok oyun ve programı gayet iyi bir performansla çalıştırmaktadır. Bazı insanlar için çok önemli olan "müzik dinlerken kesinti olmadan başka uygulamalarla oyalanma imkanı" bu güzide telefonda mevcuttur.

Film: Zombieland

Kana susamış zombiler, yıllardır filmlere konu oldu ama o filmler hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı! Zombieland, ilginç (ve bizim çektiğimiz filmlerdekine benzeyen :D) bir mizah anlayışı ve yaratıcı yaklaşımlarıyla, çok keyifli bir seyirlik. "Ölülerin Günü", "Ölüler Haftası", "Ölüler Bayramı" gibi sonu gelmeyen korku filmlerinden sıkıldıysanız veya sadece eğlenmek için izleyeceğiniz bir film arıyorsanız, Zombieland sizi bekliyor.


9 Kasım 2009 Pazartesi

Muhtelif: JPEGCrops

Bazen elinizde o kadar çok fotoğraf olur ki, hepsini kırpmaya (crop) üşenirsiniz. Ben de üşenmiş, "Yok mu bu işin kolayı?" demiştim. Varmış. JPEGCrops isimli program, istediğiniz kadar çok sayıda fotoğrafı, istediğiniz ölçekte tek bir tuşta kırpmanızı sağlıyor. O ölçeğin gösterdiği alanı fare ile sürükleyerek istediğiniz bölgeyi kırpmasını sağlıyorsunuz.

Ücretsiz olan bu program, 16:9 oranlı fotoğraflarınızdan 4:3 oranda görüntü almak veya tam tersini yapmak istiyorsanız da biçilmiş kaftan. 

İndirmek için buraya tıklayın.

6 Kasım 2009 Cuma

Muhtelif: Duvar Kağıtları

Duvar kağıtları bilgisayarınızın arkaplanını süsleyen görüntülerdir. Güzeldir bunlar. Benim ekranımda sevgilim var mesela. Sevgilisi olmayanlar ne yapsın? İşte bu noktada sevgili vatandaşlarımıza dev bir hizmet sunuyorum. Smashing Magazine, tasarımcılığa ilgi duyan herkes için bir şeyler barındıran bir site, benim en hoşuma giden şey ise her ay sundukları duvar kağıtları. 

Birbirinden ilginç görüntülerden oluşan bu duvar kağıtlarında, aynı zamanda o aya ait bir takvim bulunuyor (ki bu takvimleri genelde görüntüye çok estetik bir biçimde yerleştiriyorlar) böylece o ay boyunca, takvim anında ekranınızda.

Siteye ulaşmak için tıklayın:

http://www.smashingmagazine.com/category/graphics/

4 Kasım 2009 Çarşamba

Alet Edevat: Oblio Music Intro 4GB

Mp3 çalar mı arıyorsunuz? Sudan ucuz (teknik olarak 5-6 damacana su fiyatına çeşitler mevcut) çin malı ürünler içinize sinmiyor mu? "iPod'lara tonla para veremem, sadece müzik dinleyeceğim ve şöyle bol hafızalı bir ürün istiyorum" mu diyorsunuz? Ya da kısaca, en ucuzunu ve aynı zamanda en işe yararını mı arıyorsunuz? Oblio Music Intro, 4GB versiyonuyla takdire şayan.

Tek bir AAA pil ile 12 saate kadar mp3/wma oynatma desteği sunuyor, ses kaydediyor, USB girişi sayesinde anında bilgisayara takılabiliyor (pratikte flash bellek olarak da kullanılabiliyor) hatta garip ama yazı (*.txt) dosyalarını küçücük ekranında okumanıza bile imkan veriyor. En önemlisi de fiyatı, 54 TL.

Eee, mükemmel olan ne var ki bu ürün mükemmel olsun. Plastik işçiliğiyle düğmeler çok uzun ömürlü görünmüyor, FM radyosu yok ve sonuçta bu da çin malı. Lakin bu fiyata 4 GB hafıza veren (ki içine 128kbps kalitesinde 1000 civarında şarkı sığdırabilirsiniz) ve USB girişiyle kolay erişim sunan başka bir ürün görmedim, görürseniz bana haber verin.

Tuhaf ki bu ürüne İzmir'de denk gelmemiştim. Gebze'de bir Teknosa vitrininde görmek nasip oldu. Reklam gibi olmasın ama, Oblio Music Intro 4GB, Teknosa'da. Tıklayın.

3 Kasım 2009 Salı

Oyun: Guitar Hero World Tour

Vay anasını. Heyecanlıyım sayın seyirciler. Gebze'ye gidecek olmamın heyecanı dışında, az önce "Hotel California"yı çaldığım için heyecanlıyım. Guitar Hero, doğru zamanda doğru gitar teline bastığınızda, gitarı duymaya devam ettiğiniz böylece size bizzat o şarkıyı çalıyormuşsunuz gibi hissettiren harika bir fikrin ürünü. Müziği seven oyunseverlere tavsiye...

2 Kasım 2009 Pazartesi

Film: [Rec] 2

Alemin kralı geliyooo geli... Ehem. Heyecanımı affedin, güzel bir haber sunmak üzereyim. Blogumu takip edenler bilirler, ilk yazdığım yazı [Rec] filmi hakkındadır, ilk göz ağrımdır. Ne? O filmi izlemediniz mi? Bir de korku filmi seyircisiyim diye mi geçiniyorsunuz?! Derhal gidin, bulun ve izleyin.

[Rec] 2 filminin çekildiği, hatta İspanya'da gösterime girdiği duyumunu aldım. 

Türkiye'de ne zaman gösterime girer bilmiyorum ama heyecanlıyım, korkmak istiyorum. O gelene kadar türün bir benzeri olarak "Paranormal Activity" ile idare edebilirsiniz. Ancak, alemin kralı, [Rec].