29 Haziran 2010 Salı

Film: Splinter

Uzun süredir, müsait bir zamanda izlemek üzere filmler biriktiriyordum. Bu filmlerden biri de Splinter (Kıymık) idi. Film aslında 2008 yapımı, düşük bütçeli bir gerilim filmi. Korku diyemiyorum çünkü korkutmuyor. Hatta bir iki sahnede yönetmenin düpedüz komedi filmlerinde kullanılan anlatım şekilleri ve kamera açıları kullanması, haliyle o sahnelerde insanı güldürüyor. Genel itibariyle klişelerden oluşan Splinter, bir film festivalinde ödül almış olsa da çerez bir seyirlik olmaktan öteye gidemiyor.

Yine de, herkesin sırayla öldüğü filmlerin cazibesine kapılıyoruz!

27 Haziran 2010 Pazar

Muhtelif: Staycation

Haydi, tatil zamanı! Nerede mi? Evinizde. "Olur mu lan öyle şey?" diyenler yazının devamını okumasa da olur, "Aaa, enteresan" diyenler şöyle yamacıma gelsin. Son yıllarda dünya çapında yeni bir fenomen olarak (vacation kelimesinden) türemiş olan staycation [steykeyşın], kendi evinizde ya da kendi yaşadığınız şehirde tatil yapmak anlamına geliyor.

Peki bu nasıl oluyor?

Staycation konseptinin özünde, evinizde tatil atmosferi oluşturmak var. Tıpkı tatile gider gibi başlangıç ve bitiş günlerini belirliyor, o süre boyunca keyfinize bakıyor ve şehrin hiç görmediğiniz ilginç mekanlarını geziyorsunuz. Bu esnada işinizden ve diğer sıkıntılarınızdan uzak duruyor, e-mail'lerinize bakmıyor ve cep telefonunuzu bir kenara koyuyorsunuz.

Aslında şanlı milletim yıllardır hafta sonlarını evde PTT (pijama-terlik-televizyon) formatında geçirerek ve arada bir "Kalkın bi gezelim yau" diyerek bir nevi staycation yapıyor. Lakin staycation fikri, güzel geçirdiğiniz vaktin bilincinde olmak ve hatta bunu yukarıda bahsettiğim gibi bir tatil disipliniyle yaşamak gerektiğini hatırlatıyor.

23 Haziran 2010 Çarşamba

Film: Hot Tub Time Machine

Genellikle yolculuklarda film izleme merakım yoktur, muhtemelen dikkatimin kolayca dağılması ve ortamın fazlaca aydınlık olması yüzünden. Bugün İzmir'e dönüş yolculuğumda Hot Tub Time Machine'i izledim. Özellikle yolculukta seyredilecek bir film olduğunu söyleyebilirim, bu açıdan iyi denk geldi. 80'lerde yaşamış veya o dönemden bir şeyler kapmış herkesi gülümsetecek, fazla beklentiye girmeden seyredebileceğiniz hoş bir seyirlik, tabii biraz yetişkinlere göre bir film olduğunu da hatırlatayım.

22 Haziran 2010 Salı

Muhtelif: Daha Çok Duvar Kağıdı

Daha önce duvar kağıtları hakkında yazmıştım yine. Duvar kağıtları güzeldir, arkaplanı süsler ve ruh halinizi etkiler. Nitekim kaliteli ve çeşitli duvar kağıtları bulmak zordur. Ben de buradan yola çıkarak yine size dev bir hizmet sunuyor ve rast geldiğim siteyi paylaşıyorum. Yüksek çözünürlük ve estetik sahibi duvar kağıtlarına ulaşmak için tıklayın!

www.interfacelift.com

18 Haziran 2010 Cuma

Albüm: Arıza (Malt)

Malt, ilk albümüyle çok ses getirmiş bir grup. Rock müzik tutkunlarının susuzluğunu gideren ekip, yeni albümleriyle karşımızda. 

Genel itibariyle ortalamanın üstünde bir albüm olan Arıza'nın, albüme ismini veren şarkısı çok sağlam. Tavsiyemdir...

"Sen tamirat sesiysen tepemde
Yaparım, arıza çıkarırım!"

17 Haziran 2010 Perşembe

Albüm: Masumiyetin Ziyan Olmaz (Mor ve Ötesi)

Mor ve Ötesi grubunun şarkılarında tuhaf bir büyü var. Ekibin hayranı değilim, verdikleri mesajlar beni ilgilendirmiyor fakat şarkılarını dinlemekten kendimi alamıyorum. Son albüm için de aynı şey geçerli, onların sıradışı melodilerine kulak verin!

16 Haziran 2010 Çarşamba

Muhtelif: Tchibo

Tchibo, her hafta farklı bir temaya ait ilginç ürünler satan ve bu ürünleri kabul edilebilir fiyatlarla sunan bir mağaza zinciri. Ürünleri genellikle dayanıklı ve çoğu zaman yaratıcı tasarımlardan oluşuyor. Tabii bu mağazaya girdiğinizde gördüğünüz bir ceketi pazardan 10 liraya alabilirsiniz ama Tchibo'yu özel yapan, pazarda bulamayacağınız ürünlerden oluşan bir yelpaze sunması.

İnternet sitesi üzerinden de alışveriş yapabilirsiniz: www.tchibo.com.tr

15 Haziran 2010 Salı

Web: Fotokritik

Fotokritik, Türkiye'nin önde gelen fotoğrafçılık sitelerinden. Ücretsiz olarak üye olabiliyor, üç günde bir fotoğraf yükleyebiliyorsunuz. Pro üyelik satın alırsanız, ki ben az önce aldım, o zaman saat başı fotoğraf yükleyebiliyorsunuz ki fotoğrafçılığa gönül verenler ve fotoğraflarını paylaşmak isteyenler için çok güzel bir platform.

Ziyaret edin: www.fotokritik.com

13 Haziran 2010 Pazar

Web: Mutedil Mecmua Yenilendi!

Boş duranı Allah sevmezmiş. Ne kadar dolu bir iş olduğu tartışılır, blog sayfamın tasarımını yeniledim. Artık daha iri yazıları, daha şık görselleri var.

Asıl haberim, "Eee, ben cepten giriyordum, ne olacak şimdi?" diyenler için: Mutedil Mecmua'yı eksiksiz olarak cep telefonundan veya kotalı bir bağlantıdan takip etmek isteyenler, "Mobil Mecmua" hizmetinizde!

Hemen tıklayın: mobilmecmua.blogspot.com

12 Haziran 2010 Cumartesi

Alet Edevat: "Çin Orijinali" Batarya

Fotoğrafta gördüğünüz bataryalardan biri, şu an Nokia 5800 XpressMusic cep telefonumun elimde değil de serviste olmasının sebebi. Yuvaya zor oturan ve bataryaya temas ederek akımı sağlayan iğneleri zedeleyen bu 10 liralık insanlık ayıplarından uzak durun, 100 lira verip orijinal batarya alın! Ben dersimi aldım, öyle yapacağım. Orijinal ürünlerinize, yan sanayi aksesuarlarla eziyet etmeyin...

6 Haziran 2010 Pazar

Web: Lifehacker

Teknolojiyi hayattan zevk almak için kullanmaya yönelik bir internet sitesini paylaşıyorum sizinle. Lifehacker, ingilizce bilmeyenlerin üzüleceği bir kaynak, çünkü en güncel teknoloji haberleri ve hayatı kolaylaştırmak adına DIY (do-it-yourself; "kendin yap") tarifleriyle, sadece yazıları incelemenin bile keyifli olduğu bir site. Tıklayın!

4 Haziran 2010 Cuma

Muhtelif: Ekran Işığının Göz Yormasına Son!

Gün geçmiyor ki sevgili cep telefonumuz Nokia 5800'ı daha çok sevmek için yeni bir sebep keşfetmeyelim. Şimdiki sebebimiz ise LightCtrl isimli bir uygulama. Bu uygulama sayesinde, telefon ekranının ışığını detaylı olarak kontrol edebiliyorsunuz ve hatta normal ayarlarda kısamayacağınız kadar kısabiliyorsunuz, böylece gece vakti asla göz yormuyor!

Bu küçük boyutlu ve ücretsiz uygulamayı çeşitli kaynaklardan arayıp edinebilirsiniz, mesela şuradan.

3 Haziran 2010 Perşembe

Muhtelif: Kaç-X optik yakınlaştırma idealdir?

Bu yazım fotoğrafçılıkla amatör olarak ilgilenler için küçük çapta bilimsel bir makale. Peki nedir olay? Eğer SLR (yani lensi değişebilen) bir makine düşünmüyorsak, dijital kamera satın alırken göz önünde bulundurduğumuz özelliklerden biri de optik yakınlaştırma (optic zoom; zum diyelim kısaca) değeridir.

Optik zum'un mekanik olarak nasıl işlediğinden veya dijital zum'a kıyaslanmayacak kadar iyi oluşundan bahsetmeyeceğim, bunları internette sıkça bulabilirsiniz. Benim burada yoğunlaşmak istediğim tek bir soru var: "Ne kadar optik zum iyi ve yeterlidir?"

Bu soruya cevap düşünürken bir grafik çizmek istedim ve çok basit bir formül uyguladım. Grafikte (küçük de olsa) gördüğünüz eğri için, optik zumdaki marjinal değişim eğrisi diyebiliriz. İlk olarak 2x zumdan başlıyor, herhangi bir yakınlaştırma yapılmamış değerin tam iki katı. Bir sonraki yakınlaştırma oranı 3x, yani 2x'in bir buçuk katı. Bu değerlerle x/(x-1) fonksiyonunda çalıştığımızda karşımıza çıkan grafik böyle, görüldüğü üzere 10x'den sonra değişimde bariz bir azalma var. Hatta 45 derecelik kırmızı bir çizgiyle de değişimin kendimce optimum noktasını belirledim (ki bu da 4x-5x civarına denk geliyor).

Uzun lafın kısası ve öztürkçesi, eğer bir dijital kamerayı elinize alıp 5X optik zum yapacak olursanız değişimi bariz bir şekilde hissedecek, 10x zum yaparsanız tatmin edici bir seviyeye ulaştığını görecek ve 15x ve ötesinde "Olmasa da olur" bir fark oluştuğunu göreceksiniz. Bu sonuçtan yola çıkarak, amatör fotoğrafçılıkta 10x zumun en ideal değer olduğunu düşünüyorum. Daha fazlasını isteyenler elbette daha fazlasını elde edebilir...